SİMYACI

Yazar adı: Paulo Coelho
Çeviren: Özdemir İnce
Basımevi: Can, 1999
Türü: Roman
ISBN: 975-510-682-0

Sıra No: LTN 006

Simyacı (özgün adı O Alquilmista), Brezilyalı eski şarkı sözü yazarı Paulo Coelho‘nun, yayınladığı 1988 yılından bu yana dünyayı birbirine katan, eleştirmenler tarafından bir fenomen olarak değerlendirilen üçüncü romanıdır.

Simyacı, altı yılda kırk iki ülkede yirmi altı dile çevrildi ve yedi milyondan fazla sattı. Bu, Gabriel Garcia Marquez‘den bu yana görülmemiş bir olay. Roman, yüreğinde çocukluğunu yitirmemiş olan okurlar için bir klasik kimliği kazanmıştır.

Simyacı, İspanya’dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı yaşamının felsefi öyküsüdür.Simyacı’yı bulmak kendini bulmaktır…Simyacı’nın dünya çapında bu kadar satmasının sebebi belkide kılavuzculuk niteliğinin ön planda olmasıdır.Simyacı’yı okumak , herkes uykudayken şafak vakti güneşin doğuşunu beklemektir.

Santiago adlı çoban ikidir aynı rüyayı görmektedir.Bu rüyanın tasviri için bir çingeneye gider(çingeneleri sevmiyor kendisi bu arada).Çingeneye rüyasında bir çocuğun onu Mısır Piramitlerine götürdüğünü ve orada bir hazine bulacağını söyler.Kadın da orası neredir bilmem ama seni bir çocuk götürdüğüne göre öyle bir yer vardır ve hazine oradadır.Senden artık para istemiyorum ama bulursan hazinenin %10 unu isterim.Sonra kasabanın alanında kitap okurken ihtiyar bir adamla karşılaşır. Adam sohbet açar ve bütün geçmişini yere yazar (ana babasının adı, babasının tüfeğini karaca avlamak için kaçırışı, ilk cinsel deneyimi). Ve hazinenin yerini söylemek için sürünün %10 unu ister. Çoban sürünün %10 unu verir ve ihtiyar adam ona “Urim ve Tummim” adlı iki taş verir (Tevrat’ta geçer ve fal bakmak içindir). Adam Salem kralı Melkisedek’tir (Tevrat’tan).Yeri hakkında ise sadece Mısır piramitlerinde olduğunu söyler. Her zaman işaretlere saygılı ol diye de bir öğüt verir. Çoban sürüyü satıp Afrika’ya gider. Kahvehanede bir gençle tanışır ve rehberi olmasını ister. Sonra da kahvehane sahibi uzun bir nutuk çeker (Santiago hiçbir şey anlamaz tabi) ve giderler. Pazar yerinde genç Santiago’nun parasını çalar. Hiç parası yoktur Santiago’nun artık. Ondan sonra Billuriyeci Dükkanı’na gider (dükkan artık eskisi gibi çok müşteri çekmiyordur) ve orada çalışmaya başlar. Dükkan çocuğun gelişiyle ve önerdiği fikirlerin uygulanmasıyla eski halini aratmamaya başlar. Bu arada Santiago Arapça öğrenir.11 ay çalıştıktan sonra dükkandan ayrılır. Başta geri dönmeyi düşünür fakat sonra gitmeye karar verir. Bir kervanla çölü aşar.Kervanda bir İngiliz’i arkadaş edinir.(Adam “Felsefe Taşı” nı ve hayat iksirini yapmak için çöldeki simyacının yanına gidiyordur. Yani kısacası Simyacı olmak istiyordur.)Vahaya giderler ancak kabileler arasında savaş çıkmıştır. Sonra bir gün bir işaret görür ve vahaya saldırılacağı yorumunu yaparlar. Derhal kabile şefine gider. Olanları anlatır. Şef eğer savaş çıkarsa öldürülen her adam başına para alacağını söyler fakat saldırı olmazsa da öldürüleceğini de ekler. Çadırdan çıktığında Simyacı ile tanışır ve Simyacı eğer ölmezsen savaştan sonra çadırıma beklerim der.Savaş olur ve vahadakiler kazanır.Santiago para alır.Bu arada vahada hayatının kadını olacak “Fatima” ile tanışmıştır.(Savaştan çok önce galiba)Gerçi daha önce hemen hikayenin başında Tarifa’daki bir tüccarın kızına aşık olmuştur fakat bu başkadır.Bu gerçek aşktır. Simyacı ile birlikte hazineye giderler altlarında at vardır çünkü Sİmyacı develeri hain olarak tanımlamıştır ne zaman çöküp duracakları belli olmaz ama at öyle değildir belli eder der.Çölde kabilelerle karşılaşırlar ve esir alınırlar. Bu esaret esnasında rüzgara dönüşmeyi öğrenir artık işaretleri çok iyi takip edebiliyordur. Bir süre sonra ayrılırlar.Santiago Mısır Piramitlerinin önüne varır ve kazmaya başlar.Kazar kazar ama boştur.Eşkiyalar gelir ve bir güzel dayak yer ve dayak yerken de Baş eşkiya “Ben de rüyamda İspanya’da yıkık bir kilisede hazine bulacağımı görmüştüm ama salak mıyım ki ben gideyim” der.Bu kilise hikayenin başındaki kilisedir.Kazar ve orada bir hazine bulur.

İşin ilginci, hazine aslında başladığı yerdedir; ancak, yaşadığı ve öğrendiği şeyler ve Fatima da zaten başlıca bir hazinedir.

Twitter Digg Delicious Stumbleupon Technorati Facebook