RESMİ GEÇİT, RESSAM SÖYLEŞİLERİ

Yazar adı: Şefik Kahramankaptan
Basımevi:  Kültür Bakanlığı, 2001
Türü: Katalog
ISBN: 975-17-2791-x

Sıra No: KTLG 013

“Resmigeçit’in Öyküsü
Oldum olası, köşe yazıları veya söyleşilerimin derlenip kitap haline getirilmesine sıcak bakmamıştım. Özgün, el değmemiş konuların açığa çıkartıldığı bir taze ürün olmalıydı kitap… Ya da bir olayın, konunun veya kişinin değişik, yeni boyutlarını ortaya koymalıydı.

Bu nedenle, başlangıçta ressam söyleşilerini bir kitapta toplamayı düşünmemiştim. Ama söyleşilerin sayısı arttıkça, resim çevrelerinden hep aynı istek gelmeye başladı.

Genel kanı, bu söyleşilerin çok anlaşılır, yararlı, öğretici olduğu yolundaydı. Bu özendirici değerlendirmeler, beni konuyu yeniden düşünmeye yönlendirdi.

Gerçekten de, söyleşileri okuyanlar, ressamın yaşamı, çalışmaları ve dünyaya bakışıyla ilgili önyargısız, açık, rahat okunur bilgilere erişebiliyordu. Bazı ressamların bile, kendileri hakkında yayınlanan eleştiri yazılarını dili ve tarzı nedeniyle anlayamadıklarından yakındıkları bir ortamda, bu söyleşiler demeti, hem meraklılar, hem öğrenciler için yararlanabilecekleri bir kaynak da olacaktı.
Birkaç ressam arkadaş “Renkli fotokopi çektirdik.Bilgi isteyenlere bu söyleşileri veriyoruz�? deyince, kararımı verdim: Demek ki, bu söyleşileri elden geçirerek bir kitapta toplamalıydım.

Kitabın adı hemen kafamda oluşuvermişti. Bu bir nevi “ressamlar resm-i geçidi�? idi. Bugünkü yazım biçimiyle “Resmigeçit�?, amacı kucaklayacak bir ad olacaktı.

“Resmigeçit�?te biraya getirdiğim bu ressam söyleşilerinin nasıl başlayıp, nasıl geliştiğini de anlatmalıyım.

Hürriyet Dergi Grubu’nun Ankara Temsilcisi olarak görev yaptığım yıllarda, sayıları giderek artan dergilerimiz içinde en beğendiklerimden biri Art Decor’du. Esas itibariyle bir dekorasyon dergisi olmakla birlikte, plastik sanatlara da değer veren bir anlayışla yönetilen derginin ilk tasarımcısı ve sürdürümcüsü, DGSA mezunu bir mimar olan Akadur Tölegen’di.

Aynı zamanda usta bir fotoğraf sanatçısı olan Akadur, dergiyi hazırlarken resim sanatına, geçmişi ve bugünüyle özellikle yer veriyordu. Bununla da yetinmiyor, adeta İstanbul’daki galerilerin aylık bir rehberini sunuyordu. Zaman zaman da o ay sergisi açılacak ressamlarla söyleşiler yayınlıyordu.

Bilirsiniz, “suyun başında olmak�?, pek çok alanda geçerliliği olan bir halk saptamasıdır. Merkezde çalışanlar, merkeze yakın olanlar hep daha avantajlıdır. Akadur’un da bu olumlu yaklaşımından aslan payını hep İstanbullu sanatçılar ve galeriler alıyordu.

Oysa Ankara’da da çok değerli ressamlar yaşıyordu. Çalışmalarını buradaki atölyelerinde sürdürüyor, buradaki eğitim kurumlarında ders veriyor ve ürünlerini genellikle buradaki galerilerde sergiliyorlardı . Ancak, büyük nüfusuyla Türkiye’nin en büyük metropolü olan İstanbul’da bu çalışmalar yeterince yankılanmıyor, sanatçılar pek tanınmıyordu. Acaba her ay Ankara’da yaşayan sanaçılardan biriyle söyleşi yapsam, AD’de yayınlar mıydı?

Değerli dostum Akadur Tölegen’in “Memnuniyetle�? yanıtı, bir bakıma elinizde tuttuğunuz bu kitabın temeline konulan ilk harçlardan biri oldu. Giderek yelpaze genişledi, Ankara’da sergi açan İstanbul ve İzmir’de yerleşik birkaç ressam da, bizim “Resmigeçit�?e katıldı. Başlangıçta arkadaşlarımdan rica ettiğim, ressamın portre fotoğrafını da da kendim çekmeye başladım.

Seçtiğim ressamlar incelendiğinde, kimilerinin “Filanca isim niye yok?�? ya da “Bu ressam böyle bir kitapta yer almalı mıydı?�? türünden getirecekleri eleştirileri şimdiden duyar gibi oluyorum. Öncelikle belirtmek isterim ki, yayının serginin açılacağı ay yapılması ve her ay en fazla iki sanatçıyla konuşulabileceği kriterleri nedeniyle, istediğim halde söyleşemediğim pek çok sanatçı var.

Kitapta yer alanların büyük çoğunluğu Köy Enstitüsü veya bu kurumun devamı olan Öğretmen Okulu çıkışlı, yüksek öğretimini Gazi Eğitim Enstitüsü’nde tamamlamış ressamlar. Bir bakıma, başlangıcı Osmanlı’ya dayanan İstanbul’un “Akademi�?sinden sonra, bu alanda Cumhuriyet’in eğitim kurumu olan Gazi Eğitim Enstitüsü mezunlarının ilginç öyküsüdür bu söyleşiler.

Yokluklar içinde yaşadıkları köylerinden çıkıp geldikleri Köy Enstitüleri’nde yetenekleri keşfedilip resme özendirilen, seminerlere gönderilerek gelişmeleri sağlanan Anadolu çocuklarının eğitmenlik ve ressamlık serüvenleri, günümüzün eğitim karmaşası içinde alınacak derslerle doludur.
1996-1999 arasındaki üç yıllık sürede 53’ü AD’de yayımlanan toplam 57 söyleşi ve bir makaleden oluşan bu kitap, resim meraklıları ve öğrencilerine yarar sağlar, konuya yabancı olanların da ilgili ve meraklı hale dönüşmesine katkıda bulunabilirse, ne mutlu bana…

Şefik Kahramankaptan
Ankara, 2 Eylül 2001

Twitter Digg Delicious Stumbleupon Technorati Facebook