ELEŞTİRİ KURAMLARI

Yazar adı: Tahsin Yücel

Basımevi: İş Bankası Kültür Yayınları, 2009

Türü: Felsefe

ISBN: 978-9944-88-051-0

Sıra No: FEL 013

“Dünya vardır ve yazar konuşur, işte yazın budur. Eleştirinin konusu çok farklıdır; ‘dünya’ değil, bir söylemdir, bir başkasının söylemidir; bir birinci dil (ya da nesne-dil) üzerinde gerçekleştirilen bir ikinci dil, ya da (mantıkçıların deyimiyle) bir üst-dildir.”
Roland Barthes

Romanları, öyküleri, çevirileri, eleştiri çalışmaları ve denemeleriyle yazın dünyamızda ve dilimizde vazgeçilmez bir yere sahip olan Tahsin Yücel, “Eleştiri Kuramları” adlı eseriyle okuyucuya “söylem üzerine söylem”in labirentlerinde yolunu bulmasını sağlayacak temel ipuçlarını içeren bir rehber sunuyor.

Oylumu küçük kapsamı büyük bu çalışma, eleştiriyi öncelikle yazın yapıtlarına yaklaşım biçimi, bu konudaki temel yönelim ve yöntemleri açısından ele alırken, meraklı okuyucunun sonraki okumaları için başlangıç noktalarını herkesin rahatça takip edebileceği akıcı bir dille yeniden tartışmaya açıyor.

Kültür Yayınları, Tahsin Yücel’in “Bunu yaparken, tarihsel verileri hiçbir zaman gözden uzak tutmadık, ama bir eleştiri tarihi yazmak gibi bir amacımız da olmadı” diye bahsettiği “Eleştiri Kuramları” ile, temel eleştiri kuramlarının ana çizgilerini rahatlıkla izleyebileceği ve tarihsel bağlamları içine oturtabileceği bir el kitabını okurların beğenisine sunuyor.

“Kimi zaman yazının eleştiriyi, kimi zaman da eleştirinin yazını geride bıraktığı görülür. Ne olursa olsun, eleştirinin hem yazın, hem okur üzerinde hem yönlendirici, hem belirleyici bir işlevi bulunduğu kuşku götürmez. Kimi zaman hiç de aramaz bunu, hatta yadsıdığı olur, ama yadsıması bu işlevini ortadan kaldırmaz. Bu arada, eleştirinin açıklama işlevinin yaratım işlevine dönüşmesi de olmayacak bir şey değildir. Raymond Jean bunu çok güzel örneklendirir: “Eleştirel söylemin kendisini esinleyen söylemi aştığı, ondan daha zengin olarak belirdiği olur. Gérard de Nerval’in Sylvie’sini ilk kez okuduğum zaman, güzel, ama oldukça alçakgönüllü, yalın, arı bir yapıt olduğu duygusuna varmıştım. Georges Poulet’nin 1938’de bu anlatı üstüne yazdığı –geçenlerde de “romantik söylenbilim denemeleri”ne aldığı– hayranlık verici yorumu okuduğum zaman, bambaşka boyutta, olağanüstü derinlikte bir yapıt buldum. Ama, bugün bile, bu olağandışı yapıtın Sylvie mi, yoksa Georges Poulet’nin denemesi mi olduğunu kendi kendime sorduğum olur.”

Yazınların, yapıtların, yazarların, okurların yaşamında eleştirinin ne önemli, ne doldurulmaz bir yer tutabileceğini hiçbir şey bu gözlemden daha iyi anlatamaz.”

Twitter Digg Delicious Stumbleupon Technorati Facebook