Doğu Batı – Düşünce Dergisi Yıl:15, Sayı:59 (Kasım-Aralık-Ocak 2011-2012)

Yazar adı: –
Basımevi: Doğubatı – 2012
Türü: Dergi
ISBN: 1303-72420-0

Sıra No: POL 097

BERABER VE SOLO ŞARKILAR
Geçen yüzyıllarda evrensel sol birikim, en temel insanî meseleleri ortak bir paydada çözümleme noktasında büyük bir çabanın ve heyecanın öncüsü olmuştur. Yeryüzünde gerçek bir cennet kurma özlemi kimi zaman derin düş kırıklıklarının muhatabı olsa da, bu bütünüyle nihayete ermiş bir süreç sayılmamalı. Aksi halde toplum olarak beraber yaşamanın tüm ereği yitirilmiş olurdu. Günümüzde, ‘liberal demokrasi’ye ve yapay imajlar düzenine gelmeden çok önce reel-politikte model alınan gelişmiş ülkelerin sosyal, ekonomik ve kültürel temelleri incelendiğinde, yüzyıllar öncesindeki sosyalist düşünürlerin bıraktığı kalıcı mirasın izleri görülecektir. Bir yönüyle toplumdan yana tavır koyan barışçıl projeler hâlâ canlı ve taze, özünden, dinamiğinden bir şey eksiltmiş değil. Toplumdaki karmaşık ilişkilerin başlangıcına dönmek isteyenler yeniden Rousseau’ları, Saint-Simon’ları ve Marx’ları hatırlamakta. Bugün dünyanın ucu bucağındaki herhangi bir hak ve hukuk arayışının, öfke kıvılcımlarının, kitle isyanlarının, gençlik ayaklanmalarının arkasında geçmiş sol rüzgârların durduğunu pekâlâ fark edebilmek mümkün.
Dünyadaki sol hareketlerin, devrimlerin, kıpırdanmaların bıraktığı miras yadsınamaz, gelgelelim bu zenginliğin Türkiye’deki yansımaları farklı düzeylerde olmuştur. Öncelikle, Türk solunun geçtiği güzergâh birçok bakımdan sorun teşkil etmekteydi. Burada türlü nedenler sıralanabilir. Başta, Türkiye’de devletçi zihniyet ve iktidarın tarihsel, toplumsal ve kültürel çekim gücü, liberal ve muhafazakâr akımlar üzerinde olduğu kadar sol üzerinde de büyük bir kısıtlamanın, ayartmanın sahibiydi. Ne zaman, geniş planda sol bir siyaset gündeme geldiyse öncelikle devletin ve iktidarın kadim refleksleri gündeme getirildi. Özünde hiçbir yeniliği tartışmadan… Hâkim bürokratik zihniyetin ünlü solcu aydınlarımızın düşünüş ve davranış kalıplarını belirlemesi pek de şaşırtıcı gelmemeli. Az sayıdaki seçkin ve eğitimli kadrolar sol ütopyayı bir batılılaşma/modernleşme projesinin parçası olarak tanımlayageldi.
Sosyalizmi batılılaşmayla, batıyı da daima evrensel olanla özdeş kıldı. Dolayısıyla geniş ve yoksul tabakaların bilinçaltında sol kadrolar ve kuşaklar bürokratik üst sınıfın temsilcilerinden ibaretti. “Kimlik”, “kültür” “din” “laiklik” “devlet” ve “milliyetçilik” vb. kavramların sol siyasette işgal ettiği alan, eşitlik, hak, hukuk, özgürlük, hattâ âdil dünya düzeni kavramlarından misli ile fazlaydı. Ve de Türk sağı, popülist ve pragmatik hamlelerle bu zaafiyetten, solun geniş kitlelerle kopuk bağından her defasında faydalanmıştır. Zira, solun kendi içindeki kronik sorunları mikro bir sahada, kitapta yazılış şekliyle üst yapı kurumu sayılabilecek tartışmaların ötesine geçmiyordu. Evet, toplumla bütünleşen düşünsel gelenekler yoktu veya zaman, koşullar, imkânlar böyle bir zenginliğe el vermiyordu, bu tartışıladursun, her ne sebeple bütün yenilgilerin ardından kendi içine kapalı bir dünya daima bölünmeyi, küçülmeyi, şiddeti ve en yakınında saf tutana karşı bile belirli bir hınç ve nefret psikolojisi geliştirmeyi öğretmiştir.
Bu sayımız yarım kalmış bir hayâli anlama denemesidir. Oya Baydar, kalemiyle bir dönemin kuşakları adına önemli bir tanıklığı dile getirirken Türk solunun özeleştiri ve ‘confession’ açığını da kapamaktadır. Teşekkür ederiz. Hasan Bülent Kahraman, kapsamlı incelemesinde sol ve Kemalizm ilişkisini somutlaştırmaktadır. Tıpkı baba ve oğulun otoriter mücadelesini anımsatırcasına Kemalizm ve sol arasındaki ilişki ülkemizin en gerilimli alanlarından birine tekabül etmektedir. Kahraman’ın yazısı böylesine açık bir fotoğrafın çekilmesi bakımından siyaset bilim literatürümüz adına önemli bir kazanım sayılmalıdır. Mahmut Mutman, yeni okumalarıyla günümüzde dünya solunun geldiği tıkanıklık konusunda bizlere entelektüel bir davetiye göndermiştir. Fikret Başkaya’nın her zamanki açıklığı, samimiyeti ve mücadelesi bu yazısına da sinmiştir. Sosyalizmin gerçek kaynaklarıyla bizleri buluşturan Kadir Cangızbay hocamıza da teşekkür ederiz. Bu hatırlatmayı bir kez daha yapmaktadır. Birikim dergisinin Türk soluna katkıları su götürmez. Armağan Öztürk makalesinde ise Birikim’in liberal yönünü tartışmaya açmaktadır. Hande Sonsöz Türk düşüncesinde solun yerini doğuşundan günümüze dikkate değer alıntılarıyla bir okumasını yapmaktadır. Kendisine müteşekkiriz.
İçindekiler ;
“KAYIP ZAMANIN İZİNDE”
OYA BAYDAR
Türkiye Solu Üzerine (Öz)Eleştirel Notlar
“SAĞIM SOLUM SOBE!”:
TÜRK SOSYALİZMİNİN ELEŞTİRİSİ
HASAN BÜLENT KAHRAMAN
Türk Solunun Çıkmaz Sokağı: Kemalizm (Ordu) İlişkisi
MAHMUT MUTMAN
Uzaklaşan ve Yaklaşan Sol Üzerine Düşünceler
HANDE SONSÖZ
Sosyalizmin Türkiye Düşünce Tarihindeki İzleri ya da
Sosyalistçe Yaşamın Diğer Adı Zor Zanaat
ERKAN DOĞAN
Türk Solunun Kısa Tarihi: Sosyalizmi Milliyetçilikle Eklemlemek
FİKRET BAŞKAYA
Türkiye Soluna Soldan Bakmak
KADİR CANGIZBAY
Sosyalizm ve Türk Solu
ELEŞTİRİ
ARMAĞAN ÖZTÜRK
Birikim Dergisinde Liberal Sol İdeoloji Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme
YENİ SOL ÜZERİNE DEĞİNİLER
CAN ULUSOY
Etik ve Adalet Merkezli Yeni Bir Siyaset Arayışı: Türkiye’de Özgürlükçü Sol
DİNÇER DEMİRKENT
Siyasetin Tükenişi, Siyasetin İmkânları: ÖDP
ESİN HAMDİ DİNÇER
Bülent Ecevit’in Siyasal Anlayışı Üzerine (1957-1980 Dönemi)
/strongrk solunun /strongzdeş kıldı. Dolayısıyla geniş ve yoksul tabakaların bilinrk solunun

BERABER VE SOLO ŞARKILARGeçen yüzyıllarda evrensel sol birikim, en temel insanî meseleleri ortak bir paydada çözümleme noktasında büyük bir çabanın ve heyecanın öncüsü olmuştur. Yeryüzünde gerçek bir cennet kurma özlemi kimi zaman derin düş kırıklıklarının muhatabı olsa da, bu bütünüyle nihayete ermiş bir süreç sayılmamalı. Aksi halde toplum olarak beraber yaşamanın tüm ereği yitirilmiş olurdu. Günümüzde, ‘liberal demokrasi’ye ve yapay imajlar düzenine gelmeden çok önce reel-politikte model alınan gelişmiş ülkelerin sosyal, ekonomik ve kültürel temelleri incelendiğinde, yüzyıllar öncesindeki sosyalist düşünürlerin bıraktığı kalıcı mirasın izleri görülecektir. Bir yönüyle toplumdan yana tavır koyan barışçıl projeler hâlâ canlı ve taze, özünden, dinamiğinden bir şey eksiltmiş değil. Toplumdaki karmaşık ilişkilerin başlangıcına dönmek isteyenler yeniden Rousseau’ları, Saint-Simon’ları ve Marx’ları hatırlamakta. Bugün dünyanın ucu bucağındaki herhangi bir hak ve hukuk arayışının, öfke kıvılcımlarının, kitle isyanlarının, gençlik ayaklanmalarının arkasında geçmiş sol rüzgârların durduğunu pekâlâ fark edebilmek mümkün.
Dünyadaki sol hareketlerin, devrimlerin, kıpırdanmaların bıraktığı miras yadsınamaz, gelgelelim bu zenginliğin Türkiye’deki yansımaları farklı düzeylerde olmuştur. Öncelikle, Türk solunun geçtiği güzergâh birçok bakımdan sorun teşkil etmekteydi. Burada türlü nedenler sıralanabilir. Başta, Türkiye’de devletçi zihniyet ve iktidarın tarihsel, toplumsal ve kültürel çekim gücü, liberal ve muhafazakâr akımlar üzerinde olduğu kadar sol üzerinde de büyük bir kısıtlamanın, ayartmanın sahibiydi. Ne zaman, geniş planda sol bir siyaset gündeme geldiyse öncelikle devletin ve iktidarın kadim refleksleri gündeme getirildi. Özünde hiçbir yeniliği tartışmadan… Hâkim bürokratik zihniyetin ünlü solcu aydınlarımızın düşünüş ve davranış kalıplarını belirlemesi pek de şaşırtıcı gelmemeli. Az sayıdaki seçkin ve eğitimli kadrolar sol ütopyayı bir batılılaşma/modernleşme projesinin parçası olarak tanımlayageldi.Sosyalizmi batılılaşmayla, batıyı da daima evrensel olanla özdeş kıldı. Dolayısıyla geniş ve yoksul tabakaların bilinçaltında sol kadrolar ve kuşaklar bürokratik üst sınıfın temsilcilerinden ibaretti. “Kimlik”, “kültür” “din” “laiklik” “devlet” ve “milliyetçilik” vb. kavramların sol siyasette işgal ettiği alan, eşitlik, hak, hukuk, özgürlük, hattâ âdil dünya düzeni kavramlarından misli ile fazlaydı. Ve de Türk sağı, popülist ve pragmatik hamlelerle bu zaafiyetten, solun geniş kitlelerle kopuk bağından her defasında faydalanmıştır. Zira, solun kendi içindeki kronik sorunları mikro bir sahada, kitapta yazılış şekliyle üst yapı kurumu sayılabilecek tartışmaların ötesine geçmiyordu. Evet, toplumla bütünleşen düşünsel gelenekler yoktu veya zaman, koşullar, imkânlar böyle bir zenginliğe el vermiyordu, bu tartışıladursun, her ne sebeple bütün yenilgilerin ardından kendi içine kapalı bir dünya daima bölünmeyi, küçülmeyi, şiddeti ve en yakınında saf tutana karşı bile belirli bir hınç ve nefret psikolojisi geliştirmeyi öğretmiştir.
Bu sayımız yarım kalmış bir hayâli anlama denemesidir. Oya Baydar, kalemiyle bir dönemin kuşakları adına önemli bir tanıklığı dile getirirken Türk solunun özeleştiri ve ‘confession’ açığını da kapamaktadır. Teşekkür ederiz. Hasan Bülent Kahraman, kapsamlı incelemesinde sol ve Kemalizm ilişkisini somutlaştırmaktadır. Tıpkı baba ve oğulun otoriter mücadelesini anımsatırcasına Kemalizm ve sol arasındaki ilişki ülkemizin en gerilimli alanlarından birine tekabül etmektedir. Kahraman’ın yazısı böylesine açık bir fotoğrafın çekilmesi bakımından siyaset bilim literatürümüz adına önemli bir kazanım sayılmalıdır. Mahmut Mutman, yeni okumalarıyla günümüzde dünya solunun geldiği tıkanıklık konusunda bizlere entelektüel bir davetiye göndermiştir. Fikret Başkaya’nın her zamanki açıklığı, samimiyeti ve mücadelesi bu yazısına da sinmiştir. Sosyalizmin gerçek kaynaklarıyla bizleri buluşturan Kadir Cangızbay hocamıza da teşekkür ederiz. Bu hatırlatmayı bir kez daha yapmaktadır. Birikim dergisinin Türk soluna katkıları su götürmez. Armağan Öztürk makalesinde ise Birikim’in liberal yönünü tartışmaya açmaktadır. Hande Sonsöz Türk düşüncesinde solun yerini doğuşundan günümüze dikkate değer alıntılarıyla bir okumasını yapmaktadır. Kendisine müteşekkiriz.İçindekiler ; “KAYIP ZAMANIN İZİNDE”OYA BAYDARTürkiye Solu Üzerine (Öz)Eleştirel Notlar
“SAĞIM SOLUM SOBE!”:TÜRK SOSYALİZMİNİN ELEŞTİRİSİHASAN BÜLENT KAHRAMANTürk Solunun Çıkmaz Sokağı: Kemalizm (Ordu) İlişkisi
MAHMUT MUTMANUzaklaşan ve Yaklaşan Sol Üzerine Düşünceler
HANDE SONSÖZSosyalizmin Türkiye Düşünce Tarihindeki İzleri ya da Sosyalistçe Yaşamın Diğer Adı Zor Zanaat
ERKAN DOĞANTürk Solunun Kısa Tarihi: Sosyalizmi Milliyetçilikle Eklemlemek
FİKRET BAŞKAYATürkiye Soluna Soldan Bakmak
KADİR CANGIZBAYSosyalizm ve Türk Solu
ELEŞTİRİARMAĞAN ÖZTÜRKBirikim Dergisinde Liberal Sol İdeoloji Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme
YENİ SOL ÜZERİNE DEĞİNİLERCAN ULUSOYEtik ve Adalet Merkezli Yeni Bir Siyaset Arayışı: Türkiye’de Özgürlükçü Sol
DİNÇER DEMİRKENTSiyasetin Tükenişi, Siyasetin İmkânları: ÖDP
ESİN HAMDİ DİNÇERBülent Ecevit’in Siyasal Anlayışı Üzerine (1957-1980 Dönemi)/strongrk solunun /strongzdeş kıldı. Dolayısıyla geniş ve yoksul tabakaların bilinrk solunun

Twitter Digg Delicious Stumbleupon Technorati Facebook